JEOTERMAL ENERJİ HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

YANLIŞ-1: “JEOTERMAL ENERJİ ÜRETİLEN BÖLGELERDE YAŞAM ALANLARI YOK OLUYOR.”

Jeotermal enerji tamamen doğal bir kaynaktır. Yeraltı sularının ısınması ile elde edilen jeotermal enerji dünyada en eski uygarlıklardan bu yana kullanılıyor. İtalya’da Roma döneminde termal havuz ve hamam olarak da kullanılan jeotermal, günümüzde hala pek çok faydası ile dünyamızı ve yaşam alanlarını koruyor.

YANLIŞ-2: “JEOTERMAL ENERJİ DEPREMİ TETİKLİYOR.”

Jeotermal enerji ile deprem ilişkisi üzerine yapılan hem ülkemizde hem de dünyada pek çok araştırma bulunuyor. Araştırmalar gösteriyor ki, ülkemiz deprem kuşağı üzerinde yer alıyor ve fay hatlarındaki hareket yaklaşık 13 milyon yıldan beri devam ediyor. Jeotermal üretiminin ise fay hatlarındaki harekete hiçbir etkisi yok.

YANLIŞ-3: “JEOTERMAL ENERJİ YENİLENEBİLİR BİR KAYNAK DEĞİLDİR, SÜREKLİ ENERJİ SAĞLAYAMAZ.”

Jeotermal enerji, yeryüzünün yakın katmanlarındaki magmadan, su, buhar ve sıcak kayalardan temin edilen ve dünya var olduğu sürece kullanılabilecek bir enerji türüdür. Sürdürülebilir, güvenilir, çevre dostu ve yerli bir enerji kaynağıdır. Jeotermal enerji kaynakları, hava şartlarından bağımsız olarak 7×24 elektrik üretir.

YANLIŞ-4 “JEOTERMAL ENERJİDEN ELEKTRİK ÜRETMEK ÇEVRE KİRLİLİĞİNE YOL AÇAR.

Jeotermal kaynaktan elektrik üretimi sırasında yasal gerekliliklere uyulduğu takdirde çevre kirliliğine yol açmaz.

YANLIŞ-5 “JEOTERMAL SANTRALLER TARIM FAALİYETLERİNE VE AĞAÇLARA ZARAR VERİYOR.”

Jeotermal enerji ise yönetmeliklere uygun üretildiğinde bölgede bulunan doğal yaşama zarar vermiyor. Jeotermal enerji söylenenin aksine, tarım faaliyetlerinin artmasını da sağlıyor. Seracılık faaliyetlerinde kullanılan jeotermal enerji, dört mevsim ürün elde edilmesini kolaylaştırıyor.

RÜZGAR ENERJİSİ HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

YANLIŞ-1: “RÜZGAR ENERJİSİ KESİNTİSİZ BİR GÜÇ KAYNAĞI DEĞİLDİR.”

Türkiye’nin rüzgar haritası ülkemizde yılın neredeyse tamamında rüzgar enerjisinden elektrik üretilebileceğini gösteriyor.

YANLIŞ-2: “RÜZGAR ENERJİSİ DOĞAL YAŞAMA ZARAR VERİR, KUŞ ÖLÜMLERİNE YOL AÇAR.”

Her rüzgar enerji santrali projesi Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarının titizlikle incelenmesi sonucunda oluşturulur. Kuşların genellikle çarpmalardan korundukları ve rüzgar türbinlerine doğru uçmadıkları bilimsel olarak kanıtlanmış̧ bir gerçek.

 

YANLIŞ-3: “RÜZGAR ENERJİSİ SANTRALLERİ GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ YARATIR.”

Teknolojideki gelişmelerle birlikte modern bir rüzgar türbini 300 metrelik bir mesafede en fazla bir buzdolabı kadar gürültü yayar. Öyle ki sessiz kırsal bölgelerde esen rüzgarın sesi, genellikle türbinlerin sesinden daha yüksek.

YANLIŞ-4: “RÜZGAR ENERJİSİ SANTRALLERİ TARIMSAL FAALİYETLERE ZARAR VERİR.”

Tam tersine rüzgar enerjisi santralleri kurulu olduğu alanın yalnızca yüzde 1’ini işgal eder. Alanın geri kalanı tarım, ormancılık gibi faaliyetlerde kullanılabilir. Rüzgar türbinleri hiçbir atık çıkarmadığından topraklar, göller ve akarsular temiz kalır. Su kullanımına gerek duyulmadığı için tasarruf edilen su, tarıma ve insanların kullanımına ayrılır.

YANLIŞ-5: “RÜZGAR TÜRBİNLERİNİN İNSAN SAĞLIĞINA ZARARLI ELEKTROMANYETİK ETKİYE SEBEP OLUR.”

Bir rüzgar santralinin elektromanyetik etkisi son derece düşük ve yok sayılabilecek bir alanda etkilidir. Yapılan ölçümler bu parçaların sebep olduğu manyetik etkinin türbinin tabanında neredeyse ölçümlenemediğini gösteriyor. Bu da bir saç kurutma makinesinin yarattığı elektromanyetik etkinin 10’da 1’i kadar bir değere denk geliyor.

GÜNEŞ ENERJİSİ HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

YANLIŞ-1: “GÜNEŞ PANELLERİ SOĞUK İKLİMLERDE İYİ ÇALIŞMAZ.”

Panellerin teknik olarak kullanılabilecekleri çalışma aralıkları vardır. Bu aralık içinde ise soğuk havalarda daha yüksek verimle çalışır. Bunun nedeni; iletkenliğin soğuk havalarda artmasıdır. Ayrıca güneş panellerinin, elektrik üretimi sırasında yüzeyinde meydana gelen sıcaklık artışı oldukça azdır.

YANLIŞ-2: “BULUTLU/YAĞMURLU HAVALARDA PANELLER ÜRETİM YAPAMAZ.”

Güneş panellerinde elektrik üretmesini sağlayan ışınlar, UV ışınlardır. Bu ışınlar gözle görülemez. UV ışınları, bulutlu havalarda da yeryüzüne ulaşabilir. Sadece güneşli havalarda daha çok elektrik üretimi sağlar.

YANLIŞ-3: “POLİKRİSTAL PANELLER, MONOKRİSTAL PANELLERE GÖRE DAHA DÜŞÜK VERİMLİ OLDUĞU İÇİN DAHA AZ GÜÇ ÜRETİR.”

Burada bahsedilen verim; panelin toplam gücünü etkilemez, hücrelerin tek başına verim karşılaştırmasıdır. Bir araya getirilerek panel meydana getirildiğinde ise aldığınız güçte herhangi bir değişiklik olmaz. Yani aldığınız 60 cell 270W bir güneş paneli 1000 W/m2 ışıma da monokristal ya da polikristal de olsa aynı gücü üretir.

 

yenader3
YANLIŞ-4: “GES KURULUMU ÇEVREYE ZARAR VERİR VE TARIM ARAZİLERİNİ YOK EDER.”

İstenilen bütün boş arazilere GES kurulup değerlendirme yapılamaz. Santral kurulumu için tarım yapılmaya elverişli değildir belgesi (marjinal arazi) yazısı alınması gerekir.

YANLIŞ-5: “GÜNEŞ ENERJİSİ SANTRALİ KURULAN ÇATILARIN ÖMRÜ KISALTIR.”

Güneş enerjisi santrali kurulumu yapılan çatılarda doğru montajlama yapıldığı zaman aksine ömrünü artırır. Çünkü çatlaklar, sızıntı gibi çatıya zarar verecek olumsuzlukların önüne geçer. Çatının kaplanması, direkt UV ışınlarla teması engellenmiş olur.

 

HİDROELEKTRİK ENERJİ HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

YANLIŞ-1: “HES’LER DERELERİ KURUTUYOR.”

Hidroelektrik Enerji Santraller (HES) nehirleri kurutmazlar. Hidroelektrik Enerji Santralleri; elektrik üretimi amacıyla suyun belli bir miktarını (asla tamamını değil) belli bir noktada nehir yatağından alarak, belli bir mesafe boyunca iletim yapısı ile santrale düşürerek elektrik üreten santrallerdir. Su türbini döndürdükten sonra özelliklerinden hiçbir şey kaybetmeden tekrar yatağına bırakılır. Bu esnada hiçbir kayıp veya kirlenme söz konusu değildir. Aksine suyun HES’te kullanılan kısmı katı atıklardan temizlenerek dere yatağına bırakılmaktadır. Bu anlamıyla HES’ler değirmen taşını değil de bir türbini döndüren modern zaman değirmenleridir.

yenader4
YANLIŞ-2: “DERELER ÖZEL SEKTÖRE SATILIYOR.”

Dereler hiçbir surette satılmıyor. HES yapmak isteyen firmalara suyun kullanım hakkı 49 yıllık bir süre için DSİ ile imzalanan Su Kullanım Hakkı Anlaşması çerçevesinde verilmektedir. Bu anlaşma metninde, firmanın suyu sadece enerji üretimi amacıyla kullanacağı, DSİ’nin herhangi bir zamanda herhangi bir nedenle isteyeceği suyu, tazminat talep etmeksizin, yatağa bırakmak zorunda olduğu açıkça belirtilmektedir.

YANLIŞ-3: “BÜTÜN DERELERİMİZE HES YAPILIYOR.

Teknik ve ekonomik açıdan derelerimizin tamamına HES yapma imkanı bulunmamaktadır. İlgili Kurumlar tarafından yapılan detaylı çalışmalar sonucu sadece; teknik, ekonomik, çevresel ve sosyal açıdan uygun yerlere HES yapılabilmektedir.
Ülkemizdeki suların kaynağından denize döküldüğü noktaya kadar tamamında HES yapmamız halinde 433 milyar kWh olacak potansiyelimizin yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı bugün için sadece 165 milyar kWh’lik kısmında HES yapmak mümkündür.
Teknik ve ekonomik açıdan HES yapılması mümkün olmayan yerlere bunların yapılmasına izin verilmediğinin garantisi, fizibilite kontrolü yoluyla, DSİ’dedir.

YANLIŞ-4: “HES’LER ORMANLARI YOK EDİYOR.”

Türkiye genelinde HES’ler için orman alanlarından 25.061 hektar alanda bedelli olarak izin alınmıştır. Bu arazi, toplam orman alanımızın binde 1’inden daha az bir alana tekabül ediyor.
HES projelerinin yoğunluk arz ettiği Rize’de ise HES’ler için ormanlardan 135 hektar alanda bedelli olarak izin alınmıştır. Bu alan Rize ormanlarının on binde 8’ine tekabül ediyor.
Diğer taraftan HES firmalarından, zarar verdikleri ağaç sayısının en az 5 katı kadar ağaç dikmeleri konusunda taahhütte bulunmaları isteniyor. Üstelik dikilmesi istenen bu ağaçların ekonomik değerinin kesilen ağaçlara kıyasla daha yüksek olanlardan seçilmesi gerekiyor.

YANLIŞ-5: “HES’LER DOĞAYA BÜYÜK ZARAR VERİYOR.”

Hidroelektrik en temiz enerji üretim yoludur. Karbon emisyonuna yol açmadığı için HES’ler küresel ısınma ve iklim değişimine karşı desteklenmesi gereken tesislerdir. HES’ler suyun gücünden yararlanan, enerji üretimi neticesinde hiçbir atık ortaya çıkarmayan, temiz enerji üreten tesislerdir. Örneğin, 25 MW’lik bir nehir santrali, yıllık 80 milyon kilovatsaat yeşil enerji üretir ve bu da yaklaşık 47.000 ton karbondioksit salınımının engellenmesi ya da 9.000 aracın trafikten çekilmesi anlamına gelir. Bu da yaklaşık 3 milyon ağacın saldığı temiz havaya eşdeğerdir.
Özetle; “HES’ler doğaya büyük zarar veriyor.” algısının aksine Hidroelektrik Santraller doğa dostu tesislerdir.

 

BİYOKÜTLE ENERJİDE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

YANLIŞ-1: “BİYOKÜTLE ENERJİSİ DOĞAYA ZARAR VERİR.”

Biyokütle enerjisinin kaynağı doğal malzemelerdir. Örneğin bitki atıkları, tarım ürünlerinin atıkları bu enerji için iyi malzemelerdir. Bunun dışında odun, hayvan gübresi ve evsel atıklar yani çöpler biyokütle enerjisinin kaynağı olabilir. Özellikle evsel atıkların yani çöplerin bu şekilde dönüştürülüp kullanılması, çevreye zarar vermez.

YANLIŞ-2: “BİYOKÜTLE ENERJİSİ HAVAYI KİRLETİR.”

Biyokütle enerjisi üretiminde doğal atıklar yakılmak sureti ile enerjiye dönüştürülür. Yakma işlemi sırasında açığa çıkacak dumanın havayı solunmaz bir hale getireceğinden yana endişeler mevcut. Fakat bu malzemelerin yakılması esnasında insan ve çevre sağlığı yönünden hiçbir zararlı atık açığa çıkmaz. Yakılan ürünler, kimyasal maddeler değildir.

yenader5
YANLIŞ-3 “BİYOKÜTLE ENERJİSİ TARIM ARAZİLERİNE ZARAR VERİR.”

Biyokütle enerjisi, tarım arazilerini ve suyu da kirletmez. Biyokütle enerjisi santralinin bulunduğu bölgelerde rahatlıkla tarım yapılabilir. Üstelik tarım ürünlerinden elde edilen atıklar, bu enerjinin kaynağı olarak kullanılabilir. Bu bölgelerde yaşayanlar, tarım ürünlerinin atıklarından dahi kar elde edebilir.

YANLIŞ-4 “BİYOKÜTLE ENERJİSİNİN MALİYETİ YÜKSEKTİR.”

Dünya Enerji Konseyi WEC’ye göre biyokütlenin ve çöplüklerde çözülen organik maddelerden oluşan metan gazının toplanarak yakılması finansal açıdan en ucuz alternatif enerji kaynakları arasında yer almaktadır.

YANLIŞ-5 “BİYOKÜTLE ENERJİSİ KESİNTİSİZ BİR KAYNAK DEĞİLDİR.”

Biyokütle kaynaklarını, karalardan denizlere kadar hemen her yerde bulmak mümkün. Doğada var olan ormanlar, hayvan dışkıları ve bitki atıkları yıllardır özellikle gelişmekte olan ülkeler tarafından kullanılan temel biyokütle kaynaklarıdır.