Çevre ve Ekoloji

Çevre, yerküredeki tüm organizmaların gelişimini ve yaşamını etkileyen bütün koşulların ve etkilerin toplamını ifade etmektedir. Ekoloji ise, canlı organizmalar ve bunların fiziksel çevreleri arasındaki etkileşimleri ile ilgilenen bir bilim dalıdır. Her ikisi de birbiri ile yakından ilişkilidir ve sürekli etkileşime sahiptir. Kısaca ortamdaki herhangi bir değişiklik canlı organizmalar üzerinde etkili olabilir ve bunun tersi de geçerlidir.

Çevre, bir insanın, hayvanın veya bitkinin yaşamını sürdüğü veya faaliyetlerini sürdürdüğü çevre veya koşullar olarak tanımlanmaktadır. Çevre kavramı, fiziksel ve biyolojik dünyanın tüm unsurlarını ve aralarındaki etkileşimleri ifade eder. İnsanın yaşamı çevreye bağlı olduğu için, çevre insan yaşam döngüsünde önemli bir rol oynamaktadır. Kısaca çevre, insanı belli bir zaman ve mekanda çevreleyen genel koşulların tümüdür. Çevre, bir organizmanın hayatta kalması veya yaşam sürecini sürdürmesi gereken koşulların toplamıdır.

Yeryüzünde ilk canlının yaşamaya başlaması ile var olan yaşam ortamları kimi zaman oldukça küçük bir alanı kimi zaman kıtaları kapsamaktadır. Birbirinden oldukça farklı görülen yaşam ortamları ekosistemlerdir. Belirli bir alanda, herbivor, karnivor ve omnivorlardan oluşan bileşenlerin yer aldığı, enerji akışı ve besin döngüsünün kendine özgü kimyasal ve fiziksel özelliklere sahip olduğu ortamlardır. Ekosistemler canlı ve canlı olmayan faktörler ile kusursuz bir uyum sonucu oluşmaktadır. Herhangi bir denge bozulmasında sistem işlevselliğini yitirmektedir. Yaşamsal faaliyetlerini sürdüren organizmalar biyotik faktörler olarak adlandırılmakta ve besin zinciri piramidinde yer alan canlı faktörleri içermektedir. Yaşamsal faaliyetlerin gerçekleştiği çevre ise abiyotik faktörler adını almakta ve rüzgar, nem, ısı, ışık, hava, su vb. cansız faktörleri kapsamaktadır.

Ayrıca yeraltı kaynakları, madenler, göl, okyanus, toprak, atmosfer, iklim vb. ögeleri içeren cansız varlıklar olarak, bitkiler, mikroorganizmalar, hayvanlar ve insanlar canlı varlıklar olarak adlandırılmaktadır. Bu iki ögenin birbirleri ve karşılıklı etkileşimleri biyolojik, fiziksel ve kimyasal olmaktadır. Beslenme, fiziki mekan elde etme, oksijen temin edebilme vb. etkileşimler doğal şartlarda gerçekleştiğinde ekolojik bir dengeden söz edilmektedir. Bu özellik ekosistemin doğal sistematik bir mekanizma olmasından kaynaklanmaktadır. Her bir türün ekolojik bir nişe sahip olması denge halinin bir nedenidir. Günümüze değin denge halini koruyan ekosistem dışarıdan müdahalelere maruz kalması nedeniyle bozulmaya uğramaktadır.

 

Ekolojik denge zincirinde yer alan önemli bir halka olan insanoğlu, dengeyi bozacak nitelikte hareket etmektedir. Bilim ve teknolojide yaşanan gelişimler, endüstrilerde kullanılan fosil yakıtlar, doğal kaynakların tükenme sınırına gelmesi, hızla artan nüfus ve aşırı tüketim gibi ekosistemleri negatif etkilenmesine yol açan uygulamalar gerçekleştirmektedir. Yaşam alanını arttırmak için doğal bitki örtüsüne müdahale etmektedir. Artan tüketim ihtiyacını karşılamak için tükenebilir kaynakları kullanmakta ve yok olmalarına zemin hazırlamaktadır. Ayrıca üretim prosesinde ve takribinde birçok kimyasal maddeyi su ve toprağa deşarj etmekte veya atmosfere salınan zararlı gazlar ile havayı kirletmektedir.

Gerçekleştirilen bu durumlar sonucunda çevre kirliliği artmakta, yaşama koşulları ağırlaşmakta, canlı sağlığı negatif etkilenmektedir. Yaşanan bu durumun düzeltilmesi ekoloji bilimini ve önemini kavramaktan geçmektedir.

Ekolojiyi Korumak Adına Neler Yapabiliriz?

Bireysel ölçekte ele alındığı zaman insanların doğayı koruyucu yapabilecekleri sınırlı olabilir ama kitlesel düzeyde büyük farklara neden olabilecek önlemler alınabilir. Bu önlemlerden bazıları şunlardır;

  •   Atıkların birçoğu geri dönüşümden geçerek tekrar kullanılabilmektedir. Bunun için atıkların cam, plastik, metal ve pil atıkları şeklinde ayrıştırılması gereklidir. Atılmadan önce ayrıştırılan atıklardan tekrar yararlanılabilmekte ve olumsuz etkilere neden olma oranları oldukça düşürülebilmektedir. Atıkların bertarafı önemsenmelidir.
  • Sanayi alanında atmosfere salınan gazların kontrol edilebilmesi önemlidir. Çünkü kontrolsüz olarak salınan gazlar hem hava kirliliği oluşturmakta hem de bazı çevre felaketlerine uygun ortam hazırlayabilmektedir.
  • Yapılaşmada plansızlık en önemli etkilerden biridir. Çünkü çarpık yapılaşma beraberinde birçok çevresel olumsuzluk getirmektedir. Temiz su kaynaklarının kirletilmesi bu olumsuz etkilerden biridir.
  • Yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma oranı en üst düzeye çıkarılması gereklidir. Yenilenemeyen enerji kaynakları doğal kaynakların boşa kullanılması anlamına gelir. Bir yandan enerji elde ederken diğer yandan yaşanacak kirliliği gidermeye çalışmak ve bunun için enerji harcanması söz konusudur.